NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
أَخْبَرَنَا
ثَابِتٌ عَنْ
أَنَسٍ أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
كَانَ
يُغِيرُ
عِنْدَ صَلَاةِ
الصُّبْحِ
وَكَانَ
يَتَسَمَّعُ
فَإِذَا
سَمِعَ
أَذَانًا
أَمْسَكَ
وَإِلَّا أَغَارَ
Enes (r.a.) den rivayet
olunduğuna göre;
Rasûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem, (düşmana) sabah namazı (vakti girince) baskın yapardı. (Sabah
namazı vakti girdimi) iyice kulak verirdi. Eğer ezan sesi duyarsa (baskından)
vazgeçerdi. Yoksa hücuma geçerdi.
İzah:
Buhârî, ezan; cihâd;
meğâzi; Müslim, salât; Tinnizî, siyer; Muvatta, cihâd; Dârimi,siyer
Ezan, İslâmın sembolü
ve parolası hükmündedir. Bir beldeden ezan sesi işitildiği zaman, o beldenin
halkının müslüman olduğuna, en azından içlerinde müslüman bir cemaatın
yaşadığına hükmedilir.
Fakat namaz vakti
geldiği halde oradan hiçbir ezan sesi yükselmezse, o belde halkının kâfirliğine
hükmedilir. Bu bakımdan bir memleket ahâlisi memleketlerinde ezan okunmaması
için ittifak etseler, devlet başkanının o belde halkı üzerine savaş ilan etmesi
icâbeder.
Rasûl-i Zîşân
efendimizin küffar üzerine baskınyapmak için sabah namazı vaktini seçmesinin
sebebi, o vaktin uyku ve gaflet vakti olması ve bu vakitte onları yakalamanın
veya imha etmenin diğer vakitlerden daha kolay olmasıdır.